Savaş yıllarında Gazi, İsmet ve Ali Fuat Paşalar değişik zamanlarda Nallıhan’dan geçip bizim evde konaklamışlar. Gazi Mustafa Kemal, yanılmıyorsam yaz mevsiminin başlarıydı otomobille gelmiş. Ben öğrenci olduğum için geldiğinde Nallıhan’da yoktum. Atatürk o zaman, bizim, şimdi Merkez Sakarya İlköğretim Okulunun karşısında bulunan bugünkü evin yerindeki eski evde bir gece kalmıştı. Ev o zaman oteldi. Biz o zaman, şimdi yerinde Ziraat Bankası’nın olduğu yerdeki evimiz 1919’da yandığında, babamın Dokuzdolanbaç tarafında satın aldığı bir evde oturmaktaydık. O yıllarda gelip giden misafirler bizim evde kalıyorlardı. Kasabada gelip giden kalacağı doğru dürüst bir yer yoktu. Bu ihtiyacı karşılamak için babam Gazi’nin kaldığı evi o gelmeden önce satın almıştı. Orası o yıllar otel olarak kullanıldı. İşte Gazi de otelken bu evde kaldı. 1957’deki depremde hasar görünce yıkıldı. Yerine bugünkü ev yapıldı.
O yıllar bağ çoktu. Babam bağda rakı yapardı. Evimizin altındaki küplerde rakı olurdu. Yanan kibrit sönerse rakı olmuş denirdi. Rakı daha çok, içmek için değil de gaz yerine lüks lambasında kullanmak için yapılırdı. Derece yüksekti, 80 derece. Üç kadeh içeni küfelik yapardı.
Atatürk’ün Nallıhan’dan Geçişi
Yukarda Ramiz Eren’in anlattıkları içinde, Atatürk’ün Nallıhan’dan geçtiğine ilişkin olanını doğrulayabilmek için ilçede kimi kişilerle yaptığım görüşmelerde, onlar da Atatürk’ün annesiyle birlikte Nallıhan’dan geçtiğini büyüklerinden dinlediklerini söylediler.Örneğin; A. Nusret Mutlu , Turan Mutlu, Nevzat Mutlu, Kamalı’nın Kamil ve Enver Mutafoğlu kesin bir dille bunu ifade ettiler. Atatürk annesiyle Nallıhan’a geldiğinde:
Nevzat Mutlu’nun anlattığına göre:Babasının ikinci hanımının annesi Yogoslav göçmeni olduğundan. Nallıhan kadınları –sen Trakyalı’sın, Zübeyde hanımla sen ilgilen demişler. O da gidip ilgilenmiş.
Kamalı’nın Kamil’in anlatımına göre: Konaklamadan pek memnun kalan Zübeyde Hanım evin hanımı Ayşe Hanıma bir çift küpe hediye eder. O da küpeleri daha sonraları ortanca gelinine takar.
Yine bu geçişi doğrulayanlardan Enver Mutafoğlu: -Atatürk Ermeniler gittikten sonra ilçeye geldi. Annesiyle Nallıhan’da bir gece konakladı, kaldığı evin balkonundan Fehmi’ye (Fehmi Eren 11 yaşında,yıl 1922) İstiklal Marşı’nı okuttu (İstiklal Marşı TBMM’ce 12 Mart 1921’de kabul edildi.)- demektir.
Turan Mutlu da Fehmi Eren’den dinlediklerini şöyle aktardı: “ Fehmi Eren anılarını bize anlatırken Gazi’nin Nallıhan’a geldiğini, evlerinde kaldığını, kendisinin başını okşadığını anlatırdı” demektedir.
Bu anlatılanları doğru kabul ettiğimizde, geriye Atatürk’ün hangi tarihte Nallıhan’dan geçtiğini tespit etmek kalıyor. Bunun için;
Önce Kazım Özalp’ın – Milli Mücadele- adlı kitabında o günlere ilişkin tarihlere bir göz atalım:
“13 Haziran 1922’de Mustafa Kemal Paşa beraberinde Milli Müdafaa Vekili Kazım (Özalp) Paşa olduğu halde Sarıköy İstasyonuna gelir ve vagonda İsmet Paşa ile görüşür. Görüşmeyi takiben Mustafa Kemal Paşa otomobille Adapazarı’na hareket eder.24 Haziran 1922’de annesi ile beraber Adapazarı’ndan Ankara’ya hareket eder.”
Şevket Süreyya Aydemir’in ''Tek Adam'' Adlı Kitabından:
“Mustafa Kemal Anadolu’ya geçerken son akşam yemeğini 15-16 Mayıs 1919 akşamı Şişli’deki evde, annesinin odasında, annesi ve kız kardeşi ile beraber yedi... Makbule Hanım annesinin odasına tıpkı Selanik’te olduğu gibi bir yer sofrası hazırladı.Yere serilen sofra bezinin ortasına yemekler bir bakır sini içinde konuldu. Bu sininin etrafına üçü de bağdaş kurup oturdular... Annesinin arkasını yastıklar, minderlerle beslediler. Bu yemekte Zübeyde, İstanbul’da oğlu ile son baş başa gecesini geçirdi. Ertesi gün Mustafa Kemal Karadeniz yolculuğuna çıktı. O günden sonra Zübeyde için, hem kederli,hem ümitli, fakat çok mihnetli ve yıpratıcı günler başladı. Akaretler’deki evin üstünde hem İstanbul Hükümetinin, hem de işgal kuvvetlerinin baskısı vardı... Bir aralık Zübeyde Hanım, Padişahın oğlu için verdiği idam hükmünün infaz edildiğini sanarak felç oldu. Beşiktaş’taki evde bu çetin hayat, hemen hemen bütün Milli Mücadele boyunca sürdü.
Nihayet Büyük Taarruza doğru Gazi , annesini Ankara’ya nakle karar verdi.Zaten annesinin rahatsızlığı artıyordu. Kısmen felçti ve bakıma çok ihtiyacı vardı.Ankara’da da artık nispi bir yerleşme olmuş sayılırdı.
Zübeyde Hanımla kızı 18 Haziran 1922’de İzmit’e geldiler. Zübeyde ile oğlu üç yıl sonra İzmit’te kucaklaştılar. Makbule Hanım İzmit’ten İstanbul’a eşinin yanına gönderildi. Zübeyde Hanım Ankara’ya naklolundu. Büyük zaferden sonra Zübeyde Hanımı bir sahil şehri olan İzmir’e gönderdiler. Orada Uşaklıgiller yalısında daha sonra Gazi’nin eşi olan Latife Hanımın da dikkati ile çok iyi bakıldı. Başyaver Salih Bozok ta oradaydı... Fakat Gazi annesinin son nefesine yetişemedi. Zübeyde 14 Ocak 1923’te İzmir Karşıyaka’da sonu mutluluklar içinde biten hayata gözlerini yumdu.”
Yukarıdaki alıntılarda Nallıhan’ın adı geçmiyor, fakat Ankara’ya dönüş yolu da belirtilmiyor. Eğer yerel olarak anlatılanları doğru kabul eder, yukarıdaki tarihleri de göz önüne alırsak, Atatürk 1922 yılının 22/23 Haziran gecesini Nallıhan’da geçirmiştir diyebiliriz.
ATATÜRK VE SAKARYA
Atatürk Büyük Taarruz arifesin de, hem TBMM Başkanlığı görevini, hem de başkomutanlık görevini yürütüyordu.
Kocaeli bölgesindeki birlikleri denetlemek için 13 Haziran 1922’de Geyve’ye, bir gün sonra da Adapazarı’na gelmişlerdi. Atatürk burada, Askerlik Şubesi Başkanı Baha Bey’in evinde misafir kalan annesiyle buluşup, geceyi İstasyon karşısında bir evde geçirir. Ertesi gün Adapazarı’nda konuşmalar yapar ve çarşıyı gezerek Acem İsmail Efendi’nin dükkanında kahve içer. Öğle namazını da Orhan Camii’nde kıldıktan sonra İzmit’e geçerek geceyi orada geçirir. Ertesi gün Fransız gazeteci Claude Farrere ile görüşür ve birlikte İzmit halkına hitap ederler. Aynı gün tekrar Adapazarı’na özel bir trenle döner. Adapazarı’nda Sabiha Hanım İlkokulunu ziyaret ederek öğretmenlerle sohbette bulunur.
Atatürk 20 Haziran 1922’de Ankara’ya dönecektir. Ancak ertesi gün 21 Haziran’dır ve Adapazarı’nın düşman işgalinden kurtuluşunun I. yıldönümüdür. Halkın kurtuluş törenlerine katılma isteklerini geri çevirmeyerek dönüşünü bir gün erteler ve çok coşkulu bir şekilde kutlanan bu törenlere katılır.
Atatürk’ün huzurunda askeri geçit töreni yapıldıktan sonra, belediyenin önünde toplanan halkla beraber, Adapazarı gibi Edirne ve İzmir’in de düşman işgalinden kurtulması için dua edilir. Duayı müteakiben kürsüye çıkan Atatürk, halka hitap eder. Ardından da annesiyle birlikte Ankara’ya gitmek üzere Adapazarı’ndan ayrılır.
Atatürk bu ziyaretinden önce de bir kez Adapazarı’na gelmişti. Atatürk’ün Adapazarı’na ilk gelişi 1920 yılında Batı cephesini kontrol etmek amacıyla Beypazarı,Nallıhan,Göynük,Taraklı ve Geyve üzerinden Mekece’ye gelişiydi. O zaman Halit Paşa’yı ziyaretten sonra birlikleri de teftiş edip Ankara’ya dönmüştü.
Atatürk’ün üçüncü kez Adapazarı’na gelişi ise 1934’te olur. 13 Temmuz 1934’te Bolu üzerinden Adapazarı’na gelen Atatürk, doğruca Halkevi’ne giderek yöneticilerle görüşür ve halka hitap eder. Sonra da istirahat etmek üzere Hasan Cavit Belül’ün evine gider. Ancak İzmir’de meydana gelen bir olay dolayısıyla programını değiştirerek İstanbul’a hareket eder.
Sakarya Valiliğinden alınan yazı Nallıhan Kitabı Yazarı Mesut Şener'in 22-23 Haziran 1922 yılı olarak yaptığı tespiti doğrulamaktadır. Ancak bu tarihten önce de 1920 yılı'nda Nallıhan yolu üstünden Sakarya'ya ulaştığı belirtilmektedir.